Bu Blogda Ara

18 Aralık 2011 Pazar


Karadeniz ile Marmara Denizi'ni birbirine bağlayan su geçididir.[1] Genel olarak kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır ve İstanbul şehrini Avrupa yakası ve Anadolu yakası olmak üzere ikiye böler. Boğazın her iki yakasına yayılmış yerleşim bölgesine Boğaziçi adı verilir.[2] İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı ile birlikte Türk Boğazları olarak adlandırılır ve Avrupa ile Asya kıtalarını birbirinden ayıran doğal sınırlardan biri olarak kabul edilir.[3] 1 Mayıs 1982 tarihinde yürürlüğe giren İstanbul Liman Tüzüğü uyarınca, İstanbul Boğazı'nın kuzey sınırı Anadolu Feneri'ni Rumeli Feneri'ne birleştiren hat; güney sınırı ise Ahırkapı Feneri'ni Kadıköy İnciburnu Feneri'ne birleştiren hat olarak belirlenmiştir.[4]
Boğazın kıyıları tarih boyunca değişik uygarlıklara yurt olmuş, MÖ 685 yılında Megara'dan gelen Yunanların günümüzde tarihî yarımada olarak adlandırılan bölgede bir şehir devleti kurmasıyla gelişerek büyümüştür.[5] Doğu Roma İmparatorluğu'na ve Osmanlı Devleti'ne başkentlik yapan ve günümüzde Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük kenti olan İstanbul'un simgelerinden biridir ve gerek kentin, gerekse ülkenin yurtdışı tanıtımlarında baş ögelerden biri olarak kullanılmaktadır.
Uluslararası deniz taşımacılığının yapılabildiği en dar geçit olma özelliğini taşıyan İstanbul Boğazı üzerinde Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet asma köprüleri bulunur.[6] Bu köprüler İstanbul'un iki yakasını bağladığı gibi, Avrupa kıtası ile Asya kıtası arasında birer geçiş noktası yaratır. İstanbul halk taşımacılığının kilit noktalarından biri olan Boğaz'da kıtalararası ulaşım, deniz otobüsleri, yük, araç ve yolcu taşıyan feribotlar, şehir hatları vapurları ve yolcu motorlarıyla da desteklenmektedir.[6] Hâlen yapımı sürmekte olan deniz altı raylı sistem tüp geçidi Marmaray projesiyle iki kıta arasında kesintisiz bir demir yolu hattı oluşacak ve Londra'dan Pekin'e yalnızca demir yolunu kullanarak gitmek mümkün olacaktır.[7][8]
İstanbul Boğazı, Karadeniz'e kıyıdaş olan Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya ve Ukrayna için Akdeniz'e ulaşmanın tek yoludur.[6] Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'yle birlikte İstanbul Boğazı'nın egemenlik hakları, 20 Temmuz 1936'da imzalanan Boğazlar Sözleşmesi ile belirli kurallar ışığında Türkiye'ye verilmiştir.[9]

ONUR ÇAKIR


Odun meydana gelebilmesi için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen devamlı mevcut ve temas halinde ise sürekli yanma olur. Bir alevin söndürülmesi, yanmaya sebeb olan unsurlardan yakıt ve oksijenin yok edilmesi, sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür.
Herhangi bir maddenin yanabilirliği kimyasal bileşime ve fiziksel duruma bağlıdır. Ola ki oksijen kaynağı hava ise, herhangi bir yanıcı gazın molekülleri hava içine girer ve havadaki oksijen moleküllerine temas eder. Tutuşma sıcaklığına erişince de bu gaz yanar.
Bir yanıcı sıvı ilk önce buharlaştırılmalı ve tutuşma sıcaklığındaki bu buhar oksijen ile karıştırılmalı ki, yanma olabilsin. Katıların yanması için ise sıvılaştırılmalı veya buharlaştırılmalı veya hiç olmazsa geniş bir yanma yüzeyi meydana getirmek için küçük taneciklere ayrılmalıdır. Fakat katı, gözenekli ise öğütme zaruri değildir. Bütün katılar, mümkün olan en küçük taneciklere ayrılırsa, oksijen ile temas eden toplam katı yüzeyi çok olacağından şiddetli yanar.
Çok şiddetli alevler, yanabilen tozların (zerreciklerin) hava ile karışımından elde edilir. Örneğin kömür ve metal tozlarının yanması gibi. Magnezyum tozları gerekli oranda hava ile karıştırılıp tutuşma sıcaklığına getirilirse, göz kamaştırıcı parlak bir alevle yanar.
Maddeler tutuşma sıcaklığının altında oksitlenir. Fakat maddelerin yanabilmesi için tutuşma sıcaklığına yükseltilmesi gerekir. Bu sıcaklığın üzerinde oksidasyon ısısı yeteri kadar hızlı yayılmaz ve yanmamış yakıtta oksidasyonun olduğu bölgeye yakın alanı yanma sıcaklığına yükseltir. Çok ince parçalara ayrılmış maddeler hariç olmak üzere, katıların yanma sıcaklığı sıvılarınkinden daha yüksektir. Genellikle sıvılar kaynama noktasının düşüklüğü nisbetinde parlayıcıdırlar.
Od, etrafındaki havayı ısıtır ve onun genişleyerek yükselmesini sağlar. Bunun sonucu olarak da uzaklardan buraya soğuk hava akımı başlar. Bu meydana gelen akım sebebiyle devamlı ve yeni oksijen te’min edilmektedir. Böylece alevin yanması sürekli olur. Hatta od, büyük şehir veya orman yangını halindeyse, bu hava akımı önemli hızda yel bile meydana getirir.

ONUR ÇAKIR


BAYRAM en eski Türkçe örneklerde badram olarak geçmektedir. Kelime Orta Farsçada paδrām ve aynı anlamda Soğdcada patrām yazımı ile neşe, huzur, mutluluk, sessizlik demektir.

onur çakır


PİKO İLE ANKARA PARK CADDESİ GEZMELERİ..

onur çakır

24.05.1986 Ankara doğumlu olup ,ilk orta ve lise eğitimimi ankarada tamamladım.2004 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi halkla ilişkiler ve reklamcılık bölümünü kazandım. Kuzey Kıbrıs ta farklı ülkeler ve kültürler den insanlarla tanışıp kaynaşma şansım oldu.Hayata farklı pencerelerden bakmayı öğrendim.

Üniversite eğitimim sırasında Uçan İnek , Kerata Karetta adlı halkla ilişkiler ve reklamcılık kampanya projeleri tasarladım,ve uyguladım
Ünlü yönetmen Derviş Zaimin Yönettiği GÖLGELER VE SURETLER filminin etkinlik yönetimi ekibinde bulundum.Aynı filmde yardımcı oyunculuk yaptım;film 47.Altın Portakal film festivalinde en iyi yönetmen ve en iyi kurgu ödülüne layık görüldü.
Şimdi ise Üniversitede aldığım eğitim ve Bilgi birikimim ile satış&pazarlama alanında kendimi geliştirmek için özel bir şirkette auditor pozisyonun da çalışmaktayım.Aynı zamanda MBA Yüksek lisansı yapmayı planlıyorum.
kişisel özelliklerimi şöyle sıralayabilirim.
• Yaratıcı ve orijinal fikirliğimdir ancak mantık doğrultusunda karar alırım. Tahminlerle iş yapmam.

• Planlı, programlı, problem çözücüyümdür.Zamanını iyi kullanırım

• Sonuç odaklı çözüm üretirim, hızlı ama sağlamcıyımdır.

• Doğru yerlere doğru standartları yerleştirme, oluşturma becerisine sahibim.

• İnsan faktörü ve önsezilerden çok veriye önem veririm.

15 Ekim 2010 Cuma


47.altın portakal ödülleri belli oldu.daü iletişim fakültesi öğrencilerininde görev aldığı Gölgeler ve Suretler;Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışmasında en iyi film ve en iyi kurgu ödüllerine layık görüldü

47.uluslararası altınportakal ödülleri belli oldu


daü iletişim öğrencilerininde oynadığı gölgeler ve suretler 47.altın portakal film festivalinde Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması En İyi Film ödülü Gölgeler ve Suretler'e, Uluslararası Uzun Metrajlı Film Yarışması En İyi Film ödülü de Sineklik'e verildi.